Yaz aylarının gelmesiyle birlikte sıcak hava ve artan aktiviteler, deodorant ve roll-on kullanımını artırmaktadır. Ancak, tüketicilerin bu kişisel bakım ürünleriyle ilgili kanser riskleri konusundaki endişelerini doğru bir şekilde anlamak önemlidir. Türk Kanser Derneği Sağlık ve Eğitim Direktörü Tuğçe Kuştur, deodorantın doğrudan kansere yol açtığına ilişkin bilimsel kanıtlar olmadığını ancak ürün seçimlerinde dikkatli olunması gerektiğini belirterek konuyla ilgili şu bilgileri paylaşıyor:
“Deodorant gibi cildimize doğrudan uyguladığımız bazı ürünler, içerenleri sebebiyle deride rahatsızlıklar, kaşıntı, kırmızı noktalar vs gibi durumlar oluşturabilir ve traş, kese gibi geçirgenliği yüksek durumlar yarattığımızda doğrudan vücudumuza girip kan dolaşımına katılabilir. Burada deodorant markası, içeriği ve pH dengesi önemini göz ardı etmemek gerekmekte. Bu durumlar dışında deodorantın doğrudan kansere yol açtığına ilişkin bilimsel kanıtlar yoktur. Fakat içindeki kimyasallar nedeni ile kanserin hızlanması gibi durumlar oluşturabilir. Deodorantların içeriğinde bulunan metil, etil, propil, benzil, butil gibi kimyasal maddeler oldukça tehlikelidir.
Alüminyumun direkt kanser yapıcı etkisi var mı diye bakacak olursak; bazı kişiler tarafından alüminyumun ciltten emilmesinin vücuttaki alüminyum miktarını artırabileceği ve bu durumun da kanser riskini artırabileceği ifade edilse de bu konudaki bilimsel kanıtların kesin olmadığını ve hala tartışmalı olduğunu görüyoruz. Bilimsel bir kanıt olmadığı için kesin bir şey söyleyememekle birlikte Türk Kanser Derneği olarak teri önlemek için kullanılan koltuk altı roll-on ile spreylerden, içeriğinde doğal madde bulunan, “alüminyum” içermeyen ve parfümsüz olanların tercih edilmesini öneriyoruz.”